“Kendime bir sevgili bulamıyorum” Duygusal özgürlük ne demek, bu konu ile ilgisi ne?
“Kendime doğru dürüst bir sevgili bulamıyorum”
Duygusal özgürlük ne demek, bu konu ile ilgisi ne?
O kadar uzun zamandır özgür değiliz ki duygusal özgürlük denildiğinde ne anlamalı, ne hissetmeli bilmiyoruz.
Özellikle kadın erkek ilişkilerinde nasıl duygusal özgürlük yaşanır? Ne yapılır? Ne hissedilir? Nasıl davranılır? Bilemiyoruz.
28 yaşlarında, masum, sevimli, konuşkan, oldukça sportif görünen, güzel kız diyor ki;
“Kendime doğru dürüst bir erkek arkadaş bulamıyorum. Ne zaman birine yakınlık hissetsem, ne zaman işte aradığım bu desem kısa bir süre sonra aradığım, beni mutlu edecek erkeğin o olmadığını fark ediyorum. Olmuyor, bana denk gelmiyor. Ben bulamıyorum… Ben erkek arkadaş konusunda çok şansızım.”
İşte sır bu sözcüklerin arasında gizli. Daha şikâyetlerini anlatırken kendini ele veriyor. Bu güzel kız etrafına, evrene, dünyaya adeta şöyle bir yayın yapıyor.
“Ben mutsuzum, gelip beni mutlu edin. Ben mutlu değilim. Ben şansız bir kadınım. Bulamam. Erkek arkadaş bulamam. Evren, ben bulamam. Ben çok şansızım. Ben bulamam. Çok mutsuzum. Gelsin bir erkek beni mutlu etsin. Ama EDEMEZ, çünkü BEN ŞANSIZIM”
Çelişkilerle dolu bir yayın. “gelsin ama gelmez, mutsuzum, gelsin mutlu etsin ama edemez…”
İşte durum bu… Çekim yasasını artık hepimiz okuduk. Biz ne hisseder, ne düşünürsek bu hayatımızın gerçeği haline gelir. Hissetmek… İşte asıl gerçeğimizi yaratan budur. “Ben mutsuzum” yayını yaparken mutlu olmamı sağlayacak erkeği hayatıma çekmeyi beklemek, çekim yasası ile tamamen ters.
Peki söyle, seni nasıl mutlu etsinler? Sana ne yapmaları gerekiyor kendini mutlu hissetmen için?
– Beni çok ama çok sevmeleri gerekiyor. Benden başka hiç kimseyi gözleri görmeyecek. Bana sık sık “seni seviyorum” diyecekler.
Hissettiği sevgi açlığını giderebilmek için bir erkek arkadaş arayışı içinde. Tam buldum diyor ama kısa bir süre sonra aradığının o olmadığını anlıyor? Sorun nerede?
Yaşadığı kısır döngüyü kırması, kendi gerçeğini görüp dünyaya nasıl bir yayın yaptığını anlaması için sorunu fark etmek atılacak ilk ve en önemli adım. Sorun nerede?
Beni çok sevmeli diyor. Çok çok sevmeli.
İşte sorun; Beni çok çok sevmeli. Ama karşılaştığı kişiler onu yeterince sevemiyor, ona istediği duygusal tatmini yaşatamıyor. Zaten buna mecbur da değil.
Ama o kendini sevebilmesi için, kendini iyi ve değerli hissedebilmesi için kesinlikle bir erkeğin aşırı ilgisine ihtiyaç duyuyor. Sevgi açığı o kadar çok ki. Erkek arkadaş ona istediği o ilgiyi, o sevgiyi bir türlü veremiyor. Üstelik bu aşırı beklentili hal “Ben bu ilişkiyi götüremem, bana kendimi iyi hissettirmiyor, çok beklentisi var, ben bunları yapamam” gibi adeta gizli bir yayın gibi bilinçaltından evrene yayılmaya başlıyor.
Bir erkek seni neden bu kadar çok sevmek zorunda?
– Eğer beni severse, çok severse kendimi iyi hissederim. Mutlu olurum.
Mutlu olan sen nasıl bir hayat yaşamaya başlarsın?
– Daha keyifli, daha özgür, neşeli bir hayat yaşarım
Yani kendini mutlu hissetmen, özgür ve neşeli hissetmen bir erkeğin elinde.
– Anlayamadım? Nasıl yani?
Bu hayatın keyfini çıkartmak, özgür, neşeli yaşamak için hayatında seni çok çok seven bir erkek olmalı yani? Yoksa mutsuz, neşesiz, özgür yaşayamayan birisin…
– Ben böyle olmasını istemiyorum ki.
Duygusal özgürlük yaşamak istiyorsan kendine dön lütfen. İpleri al başkalarının elinden. Sadece içine odaklan, kendine… Seni önce sen sev, sen kabul et. Kendine özgürlük ver. Özgürlük demek, aklına ne gelirse yapmak demek değildir. Etrafta ne olursa olsun kendini tam ve güçlü hissetmek, yüreğinde ki gerçek aşkı hissedebilmek demektir.
– Ben bunu nasıl yapacağım bilmiyorum…
Sen sadece şunu bil ki. Dışarıda seni senden daha çok sevecek, sana özgürlük verecek hiç kimse yok…
Ve 40 gün boyunca her sabah, aynaya bakarak, içten hissederek, 10 defa “ Ben beni seviyorum” der misin?
40 gün sonra tekrar konuşalım 🙂
Hiç kimse beni hasta edemez!
DUYGUSAL ÖZGÜRLÜK VE HASTALIKLARIMIZ
Hiç kimse ve hiç bir olay yoktur ki bizim iznimiz olmadan gelsin ve bizi hasta etsin.
Hasta olmaya sadece biz karar verir, biz kabul ederiz. Tabi ki bunun çoğu zaman farkında değilizdir. Bunu bilerek, isteyerek yapmayız ama bilsek de bilmesek de fiziksel ve duygusal tüm sorunlarımızın temelinde bilinçaltı negatif kalıplarımız, duygusal bağımlılıklarımız ve stresimiz yatar.
Aslında bedenimiz öylesine programlanmıştır ki kendi kendini rahatlıkla tedavi edebilir. Bizim tek yapmamız gereken bilinçaltı negatif kalıplarımızı, duygusal bağımlılıklarımızı fark edip pozitife dönüştürmektir.
Hayatımızda, dış dünyamızda yaşadığımız stresin neler olduğunu kolayca sıralayabiliriz ancak bilinçaltı negatif kayıtlarımızı, bu kayıtların dilimize vurmasını ve buna bağlı olarak duygusal dalgalanmaların hayatımızda yarattığı stresi fark edebilmek o kadar kolay değildir.
Bilinçaltında saklanan bu stresli düşünceler ve duygular birçok hastalığın temel nedenleridir. Gelen hastalıklar aslında bir çeşit uyarı sistemidir. Adeta şöyle der “ Arkadaşım sen kendine karşı çok sorumsuz davranıyorsun, kendini sevmiyorsun, kendine hak ettiğin değeri vermiyorsun, sende yolunda gitmeyen bazı durumlar var”
Fiziksel ve duygusal her türlü sorunun altında ki bilinçaltı negatif kalıplarımızı fark etmek ve pozitife dönüştürmek hastalıklarımızı sağlığa çevirmede çok daha derin bir iyileşme sağlar.
BİLİNÇALTI POZİTİF DÖNÜŞÜM ile;
- Farkındalık artar ve hayatımızda başka olasılıkların da var olduğunu görmemizi sağlar
- Konsantrasyon artar, zihin berraklaşır
- Yaşam enerjimiz artar, iş ve ilişki sorunları çözülmeye başlar
- Sağlıklı ve enerjik bir yaşam ile hayallerimizi gerçeğe dönüştürebilecek gücümüz olur.
- Psikolojik pek çok sorun, korkular ve kaygılar yerini kabullenişe neşeye ve coşkuya bırakır.
- Başkalarına karşı çok daha toleranslı olmaya başlarız.
- Biz değiştikçe çevremizdekilerin de tepkileri davranışları değişmeye başlar.
- Hayatımız da maddi ya da manevi konularda sürekli yaşadığımız, kendini tekrar eden olayların döngüsünden çıkarız.
- Sezgilerimiz açılır, kendi iç sesimizi duymaya başlar, hayatımızdan çok daha fazla keyif almaya başlarız.
- Yaşamımızın patronu olur, ne istediğimizi bilir, kendimizi çok daha iyi tanırız.
Çakra ve Meridyenlerin Dengelenmesi
BÜTÜNSEL SAĞLIK İÇİN ÇAKRA VE MERİDYENLERİN ÖNEMİ
Çakralar bedenimizin enerji merkezleridir, bir transformatör gibi çalışırlar. Yaşam gücü enerjisini fiziksel bedenimize enerji bedenlerimize taşıyarak sağlıklı olmak, duygusal ve düşünsel olarak zinde olmamızı sağlarlar.
Yaşam Enerjisi; Kaliteli yaşamak, hayattan zevk alabilmek, sağlıklı olup zinde bir yaşam sürebilmek için hayati önem taşır. Yeterli enerjimiz olmazsa YORGUNLUK, İSTEKSİZLİK gibi pek çok duygusal sorun yakamıza yapışır. Bu duygusal sorunlar ihmal edilirse Fiziksel rahatsızlıkların ortaya çıkmasına neden olur.
HER FİZİKSEL SORUNUN ALTINDA MUTLAKA DUYGUSAL BİR SORUN VARDIR !!!
ÇAKRALAR;
7 adet büyük çakra yani 7 ana trafo merkezi vardır ve her biri önemli endokrin merkezinin üzerine denk gelmiştir. Aslında bedenimizde yüzlerce çakra vardır. Yaşam enerjisinin aktığı meridyen hatlarımızın birbirleri ile kesiştiği her nokta bir çakra noktasıdır.
7 Ana Çakra;
- KÖK Çakra; hayat gücünüz
- İKİNCİ ÇAKRA; Duygular, Yaratıcılık
- SOLAR PLEXUS; Zihin, kendinizi hissettirme yeteneği
- KALP ÇAKRA; Sevgi ve şefkat hisleriniz
- BOĞAZ ÇAKRASI; Kendinizi ifade yeteneğiniz,
- ALIN ÇAKRASI; Geçmişi aşabilme yeteneğiniz, sezgiler
- TAÇ ÇAKRA; Evrene olan bağlılığınızdaki akış
Her çakra kendi enerji alanı içerisindeki organları, kasları, bağları, damarları, tüm diğer sistemleri etkiler. Sorumlu olduğu bölgenin sağlıklı olması için gereken yaşam enerjisini onlara iletir.
Çakralar aynı zamanda endokrin sistemini yönetirler, dolayısıyla çakralarınızı dengelemek hormonlarınızı da dengeler. Hormonların dengelenmesi beden kimyasını değiştirir ve bu da ruh halimizle, fiziksel sağlığımızla yakından ilgilidir.
Diyebiliriz ki; Çakralar, şu anki rahatsızlıklarımızda geçmişimizin oynadığı rolü açığa çıkarırlar Şu anda yaşadığımız rahatsızlıklar anıların yarattığı negatif enerji kirliliğinin meridyen ve çakralar üzerinde ki birikmiş enerji kalıntılarıdır.
Yaşanan travmatik olaylar, sınırlı ve negatif düşünce tarzı, stres yaşam enerji akışında blokajlara neden olur. Bu blokajlar kristalize olmuş düşünce formlarıdır ve bizim yaşam gücümüzü bloke eder. Adeta musluk boruları tıkanmış gibidir.
Her çakranın ve meridyenin kendine özel çevresine yaydığı bir manyetik alanı vardır.
Biorezonans uygulaması çakralar ve meridyenlerin manyetik alanların da ortaya çıkan dengesizlikler, tıkanıklıklar rahatlıkla tespit edilir.
Tespit edilen bu tıkanıklıklar ve dengesizlikler gene Biorezonans yardımı ile temizlenip ve olması gereken frekans aralığına rezone edilir.
Bu blokajlar fark edilmeyip ihmal edilirlerse zamanla fiziksel bedende hastalık adını verdiğimiz sorunlara neden olurlar. Hastalık gerçekte fark edip düzeltmemiz gereken bazı dengesizliklere, bırakmamız gereken bazı travmalar ve düşünce inanç kalıplarına dikkatimizi çekme girişimidir.
Biorezonans ile Çakraların ve meridyenlerin tıkanıklıklarının giderilmesi fiziksel ve enerji bedenlerimize giden yaşam enerjisinin yolunu açar.
Böylece fiziksel bedenimizin sağlığı duygusal ve düşünsel sağlığımız için gereken enerjiye yeniden kavuşmuş oluruz.
Sigarayı Bırakma

Fiziksel Bağımlılıkta:
• Sigarada ki nikotin beyini etkileyerek endofrin salgılanma sisteminin kontrolünü ele geçirir.
• Endofrin heyecan, sevinç, stres, gibi durumlarda beynimiz tarafından doğal olarak salgılanan bir hormondur.
• Ama tiryakiler bu hormonun salgılanması ile yaşanan rahatlamayı sakinliği hissedebilmek için sigara içmek zorundadır.
• İçmediklerinde yaşadıkları gerginliğe dayanamazlar ve bunun sonucunda da sigara içmeyi istemeseler bile devam eder.
Psikolojik Bağımlılıkta:
Kişi sigara ile bazı davranışlarını özdeşleştirmiştir.
• Yemekten sonra iyi gider
• Sabah içmeden kendime gelemem
• Sigarasız hayatın keyfi çıkmaz
• Kahve, çay gibi bazı içecekler sigarasız olmaz
• Sigara Bırakılamaz
• Tek zevkim bu ve bunun gibi pek çok neden ile sigara birleştirilmiştir. Çoğunlukla bu tür inançlar bilinçaltında kayıtlıdır. Ne kadar istesek de bu kayıtlar düzenlenmeden bağımlılıktan kurtulmak kolay değildir.

2 yöntemin aynı anda uygulanması çok daha etkili sonuç verebilmektedir
1- Biorezonans frekans çalışması
2- Bilinçli Telkin
Bu 2 tekniğin birleşmesi sonucu oluşan program ile bağımlı kolayca sigarayı bırakabilir. Bu bağımlılıktan kurtulur.
•RAYONEX BİOREZONANS; Sigaranın yaydığı etkilerin frekanslarının bedenden nötralize yani yok edilmesini sağlayan en son teknoloji ile üretilmiş binlerce kişiye bu konuda yardım etmiş bir Alman frekans cihazıdır.
• BİLİNÇALTI TELKİN: Sigara içme nedenleri bilinçaltında kayıtlıdır. Bağımlının neden sigara içtiği tespit edilip kişiye özel en uygun uygun olum lamalar ile içme nedenleri elimine edilir.SEANSLAR NE KADAR SÜRER?
60 dakikalık Tek seans çoğu kez yeterlidir. Gerekli görülürse çalışmadan sonra ki 10 gün içinde 2 destek seansı kişiye ücretsiz uygulanır.
Başarı oranı %90-95 aralığında olduğu tespit edilmiştir.
Bu çalışma ile sigara isteği adeta uyutulmaktadır.
Nikotin yoksunluğu sonucu yaşanan gerginlikler, aşırı sinirli haller yaşanmaz.
Hiçbir olumsuz yan etkisi yoktur.
Bedenin endorfin salgılanması sigaraya gerek duymadan bedene tekrar kazandırılır.
Sigarayı bırakan kişilerin, tekrar sigaraya başlama riski çok düşüktür.
Uygulama sırasında rahatlama, sakinleşme dışında hiçbir şey hissedilmez.
Hem duygusal hem fiziksel destek alan tiryaki yeniden içme isteği duymaz.
YAN ETKİSİ VAR MI?
Uygulamaların hiçbir olumsuz yan etkisi olmadığı yıllarca yapılan çalışmalar sonucu kanıtlanmıştır.
KİLO ALACAKMIYIM?
Kilo alma veya aşırı iştah olmaz ya da çok azdır. Bilinçaltı telkin ve biorezonans uygulaması buna meydan vermez. Ama sigara bırakma ile metabolizma biraz olsun yavaşlar. Yarım saatlik yürüyüş hem sigara bıraktıktan sonra ki destek için hem de yavaşlayan metabolizmayı canlandırmak için yeterli olacaktır.
Bilinçaltı Temizleme ile Duygusal Özgürlük
Hayatımızın her detayı, verdiğimiz tüm kararlar, kısacası hayatımızın senaryosu, bilinçaltı adını verdiğimiz yazarın kontrolündedir. Bu da demek oluyor ki, hayatımızı bizden çok bilinçaltımızdaki kalıplar yönetiyor. Bugün hissettiğiniz tüm korkular da aslında bebeklik çağından günümüze kadar beyninize kodlanmış olan bazı bilgiler ışığında ortaya çıkıyor. İlişki sorunları, maddi kaygılar, gelecek korkuları, tamamen bu bağlamda ortaya çıkıyor. Özellikle bebeklikten ergenlik dönemine kadar bilinçaltına işlenen veriler, sizin yaşamınızın geri kalanının temel yönlendiricisi olacaktır. Bu da aslında çocuk yetiştirmenin ne denli bir özen istediğini gözler önüne seriyor. Basit bir örnek ile bilinçaltının yaşama olan etkisini ifade etmek istersek, bilinçaltı bir hard disk ise yaşamımızda ekrandır. Hard diskte ne varsa, yaşamımızda da onu görürüz.
Kilo vermek istiyor, fiziksel anlamda da buna engel olacak bir rahatsızlığınız söz konusu değilse, ancak yine de kilo veremiyorsanız, bunun sebebi bilinçaltınızda gizli olabilir. Çocuklukta bilinçaltına yerleşen “Güzelce yemeğimi yersem, annem beni daha çok sever.” gibi yargılar, gelecekte kilolu olmanızın tek sebebi olabilir. Bilinçaltının yetişkinlik döneminde yaşama olan etkisi %87 boyutlarında olduğundan, bu durum çok da tesadüf gibi görünmüyor doğrusu. Bugün verdiğiniz kararlarda bilincin etkisi sadece %13’tür. Kalan kısım geçmişe dair öğrenilmiş doğruların ışığında şekillenmektedir ve biz kendi kararlarımızı verdiğimizi sanmaktayız.
Bilinçaltı temizleme adı verilen yöntem ise bugüne kadar bilinçaltınızda biriktirdiğiniz duygusal ve düşünsel enerjileri boşaltır. Basit bir tabir ile duygusal toksinlerden arınmanızı sağlar. Ortaya çıkan boşluk sevgi enerjisi ile dolarken, bundan sonra vereceğiniz kararlarda geçmişin kuralları değil sizin bugünkü duygu ve düşünceleriniz etkili olur. Korkularınız, endişeleriniz ve çeşitli sabit inanışlarınızdan böylece kurtulabilirsiniz.
Kimi insanlar yaşamlarının bazı dönemleriniz ya da geçmiş acı hatıralarını unutmak isterler. Bilinçaltı temizleme yöntemi size bu acı hatırları silme konusunda yardımcı olamasa da, bu hatıraların bıraktığı izleri silebilmektedir. Artık bu tür geçmiş birikimlerini ve olumsuz etkilerini üzerinizde taşımanıza gerek yok. Bir bebeğin sağlığı, koşulsuz sevgi ile dolu olmasındandır. Ancak yaşam ile birlikte biriken anılar, sevginin yerini alarak çeşitli duygusal izler bırakırlar. Böylece sevginin gittikçe ortadan kaybolduğu görülür. Bilinçaltı temizleme ile birlikte ise negatif yüklerinizi bırakacak ve duygusal anlamda özgürleşeceksiniz. Bu konuda uzman bir isim ile çalışmanın farkı ise tarif dahi edilemez. Çünkü bilinçaltı temizleme işlemi, uzmanlık ve de özen isteyen bir konudur. Siz de harekete geçin ve yıllardır biriktirdiğiniz yükleri artık bir kenara bırakarak, geleceğe daha güçlü adımlar ile yol alın! Konu ile ilgili daha fazla bilgi almak ve sorularınızı bana iletmek için iletişim formunu kullanabilir, 0532 442 86 06 nolu telefonu arayabilir veya [email protected] adresime mail gönderebilirsiniz.
Biorezonans
RAYONEX Biorezonans, basit bir ifade ile enerji temelli bir tür enerji tıp yöntemidir.
Bedenimizi ortaya çıkaran organlar, kemikler, sinir sistemi ve hücreler gibi her bir parça, kendine has frekanslara sahip olmaklar birlikte birbiri ile büyük bir uyum içinde çalışırlar. Herhangi birinde ortaya çıkan bozukluk ya da aksaklık, vücudun tüm frekans uyumunu etkiler. İstenmeyen rahatsızlıkların ortaya çıkmasına neden olur.
Biorezonans uygulamaları ile sonuçtan çok rahatsızlığa neden olan sorunlar üzerinde durulur.
BAZI FREKANS ÖRNEKLERİ
– İnsan bedeni gündüz saatlerinde 62 – 68 MHz aralığındadır.
– Soğuk algınlığı belirtileri olduğunda bu değer 58 MHz ‘e düşerken,
– Gripte 57,
– Kanserde ise 42’ye düşmektedir.
– Olumsuz düşünceye sahip olmak ise ortalama 12 MHz kadar bir düşüşe sebep oluyor.
– Olumlu düşünce 10 MHz kadar artış sağlıyor ve
– Ölüm başlangıcında ise 25 MHz ölçülüyor.
Ancak bedende meydana gelecek olan bir frekans düşüklüğü, enerji akışını bozacaktır.
Örneğin, üşüdüğünüzde beden frekansınız 58 MHz’e kadar düşer. Bu enerji akışı bozukluğu bağışıklık sisteminin işlevini olumsuz etkiler ve aynı frekansta ki grip virüsünün bedene kolayca yerleşmesine sebep olur.
BEDEN FREKANS UYUMU NEDEN BOZULUR?
Vücudumuzun frekans uyumunu bozan pek çok sebep vardır.
STRES VE STRESE BAĞLI DUYGUSAL İNİŞ ÇIKIŞLARilk ve en önemli sebeptir.
Frekansları olumsuz etkileyen diğer seçenekler ise özetle;
- Virüsler, bakterileri, parazit ve mantarlar,
- Cıva, bakır gibi ağır metaller,
- Bilgisayar ve cep telefonu gibi cihazlar sebebi ile maruz kaldığımız elektromanyetik kirlilik,
- Negatif düşünce frekans uyumunu bozabilecek olan bazı sebeplerdir.
- Vitaminler, mineraller, iz elementleri ve enzimlerin fazlalığı ya da eksikliği de bir frekans bozulmasının sebebidir.
SAĞLIK DOLU — KALİTELİ bir YAŞAM için,
Bedenin Yaşam enerji Kanallarının (meridyenler, çakralar) açık olması ve Bedenin YAŞAM ENERJİSİile dolması şarttır.
YAŞAM ENERJİSİ YETERSİZLİK BELİRTİLERİ:
Aşırı Yorgunluk—keyifsizlik– yaşamdan tat alamama — yaptığı işten çabuk sıkılma — konsantrasyonda bozulma– zihinsel yorgunluk — yaşanan sorunlara aşırı tepki tahammülsüzlük — negatif düşünce ve duygular ortaya çıkar.
Pozitif düşüncede kalıp sevme kapasitemizin artması için mutlaka YAŞAM ENERJİSİ ile dolmalı adeta şarj olmalıyız.
YAŞAM ENERJİSİ NEDEN YETERSİZLEŞİR?
Yaşam Enerjisinin Bedenle buluşma yolları Meridyenler ve Çakralardır.
Bu yollardaki tıkanma, blokaj enerjiyi yeterince almamıza engel olur.
Tıkanma nedenleri:
- STRES– ÇEVRESEL BASKI– NEGATİF DÜŞÜNCE
- YANLIŞ (ASİDİK) BESLENME sonucu eksik vitamin, mineral, yararlı bakteri, enzim eksikliği,
- YETERSİZ ve KALİTESİZ SU İÇMEK
- HAREKETSİZ YAŞAM
- AĞIR METALLER ‘in bedende yarattığı sorunlar ( Cıva, Bakır, Alüminyum gibi )
- ELEKTROMANYETİK KİRLİLİK (Manyetik alan, mobil telefon, cep telefonları, bluetooth, wireless, stallite, radyasyon vb)—
- GEOPATHİ (yeraltı suları, küresel ızgaralar vb)
Bu ve benzeri sebeplerle tıkanan enerji kanalları bedene yeterli yaşam enerjisinin girmesine mani olur.
Yetersiz Yaşam enerjisi beden ve organlarda frekans düşme sebebidir.
– Frekans düşmesi bedene birçok patojenin ( bakteri, virüs, parazit, mantar ) yerleşmesine olanak tanır.
– Bedenin hormonsal ve kimyasal yapısı bozulur. Böylece;
– Bedenin daha da düşen enerjisi birçok hastalığa adeta davetiye çıkartır.
BİOREZONANS NE YAPAR?
BİOREZONANS Biyolojik Frekans uygulamaları ile ;
- Enerji Kanallarındaki Tıkanıklıklar giderilir
- Bedene YAŞAM ENERJİSİ yüklenir
- Aura ve Bedende tespit edilen patojenler temizlenir
- Detoksifikasyon ile beden yükü azaltılır
- Organlara hücresel düzeyde frekans rezonansı ile optimum düzeyde çalışmaları sağlanır
- Stres, depresyon, zihinsel yorgunluk minimuma iner
- Bağışıklık sistemi ve Metabolizma gerçek kapasitelerine geri döner
- KİŞİNİN BÜTÜNSEL FREKANSI YÜKSELİR
Adeta beden fabrika ayarlarına geri döner.
Tamamen doğal, nazik, keyifli bütünsel bir çalışma ile
KALİTELİ BİR YAŞAM HEDEFLENİR