Çocuklarımızı daha çok küçükken hatta anne karnındayken koşulsuz sevgi ve “ Sen çok değerli ve eşsizsin.” duygu ve düşünceleri ile yoğurmalıyız. Onların mayasına bunu işlemeliyiz.
Ama önemli bir nokta var ki; anne bu duygu ve düşünceleri kendisi için hissetmezken bebeğine nasıl verebilsin?
Anne adaylarına daha hamile kalmadan önce kendilerini sevmelerine, değerli hissetmelerine engel her ne varsa fark edip; içlerinde bir arınma sürecine girmelerini ve daha sonra hamile kalmalarını tavsiye ediyorum.
Hamilelikleri boyunca da hem kendisini hem bebeğini kabul, koşulsuz sevgi, güven ve değerlilik hisleri içinde sarıp sarmalamalılar. Bebek, “ben çok isteniyorum, seviliyorum” hisleri ile dolup taşmalı.
Anne adayının sık sık aynanın karşısına geçip sevgi dolu sözcüklerle, kendisi ve bebeğiyle iletişim kurması, güven, aşk, sevgi olumlamaları yapması, doğacak bebeğinin hayat kalite ve başarısını olumlu yönde etkileyerek, sevgi dolu, yaratıcı ve yaşamaktan korkmayan çocuklar yetiştirmesine yardımcı olacaktır.
Bebeklerin doğdukları andan itibaren annelerinin, babalarının ve etrafında bulunan diğerlerinin yaydığı olumlu- olumsuz tüm enerjilerden etkilendiği asla akıldan çıkarılmamalıdır.
Bebekle ayna karşısındaki sevgi kabul çalışmalarına devam etmeli, hatta biraz büyüyüp konuşmaya başlayınca da bu çalışmaları bir oyuna çevirerek “ben sevgiyim” oyunları oynamalıyız.
Çocuğumuz ile birlikte ayna karşısına geçip “ Ben kendimi seviyorum, ben çok güzelim, ben ailemi çok seviyorum.” oyunları, sarılma oyunları, onların kendilerini güvende hissetmeleri için gerekli desteği daha minicikken onlara verecektir.
Çocuk kendinin güvenilir biri olduğunu hissederse, büyüdükçe kendini çok daha güvende hissedecektir.
Yepyeni bir devir geliyor; belki de geldi bile. Korkuların olmadığı, sevgi, aşk ve güvenin kök salacağı bir dönem. Bu devrin öncüleri olarak yeni gelen kuşaklara sevgiyi yerleştirmek, aşk ve güveni büyütmek için üzerimize düşen görevleri mutlaka yerine getirmeliyiz.
Sevgiler…