Aşırı yemek yemenin, tatlılara hamur işlerine düşkün olmanın altında pek çok neden olabilir. Ama tüm hastalıkların düşünsel nedenleri olduğu gibi aşırı iştah ve beslenmenizde düşünsel ve duygusal pek çok nedeni vardır.
Aslında bir kısır döngüdür aşırı yemek, , öfkelendikçe, acı hissettikçe, baskı, stres hissettikçe yeriz… Yedikçe kendimize kızar, kızdıkça gene yeriz… Diyetler yapar, bir süre kendimizi sıkar ama sonra koy verip eski düzenimize geri döneriz. Belki de verdiğimiz kilolardan daha fazlasını geri alırız. Ve gene kendimize kızmaya başlarız…
Bu düzensiz, aşırı, sağlıksız yemek yemenin altında yatan sebepleri, duyguları, inançları fark etmeden, fark ettiklerimizle barışmadan bu yo-yo etki hayatımızda sürer gider.
Aşırı kilo bedenimizin etrafında adeta bir koruyucu duvar gibi bizi ötekilerden ayırır, korur, yaşamdan belki de uzaklaştırır zannederiz… Kendimizi koruduk zannederiz…
Yerken oyalandık zannederiz… Kendimizden kaçtık zannederiz. Haksızlığa uğradığımızı görmezden gelmeyi başardık zannederiz… Aşırı baskıyı göğüsledik zannederiz… Sinirimiz- stresimiz yatıştı zannederiz… Kalp acılarımızı unuttuk zannederiz… Kıskançlıklarımızı, hırslarımızı bastırdık zannederiz… Yeterli ve değerli hissetmeyi başardık zannederiz… Yeriz… Tatlılar yeriz… Kuruyemişleri yeriz… Çikolatalar yeriz…
Tüm amacımız korkulardan, bizi saran negatif duygulardan kaçmak ve iyi hissetmektir aslında. Biraz kendimize, düşüncelerimize, duygularımıza kulak verirsek fazla kilolarımızın nedeninin zihnimizden kaynaklandığını fark etmek hiçte zor değildir aslında.
Kilolu beden sonuçtur, neden zihinde ki sevginin engellendiği korkularımızdır.
Utanç hisleri
Haksızlığa uğrama, haksız olma korkusu
Kendini suçlu hissetme halleri
Değersiz hissetme korkusu
Tembel hissetmek
Aşırı baskı altında hissetme
Kalp acıları
Başkaları ya beni beğenmezse, yargılarsa korkuları
Stresli, endişeli olmak.
Kıskanç olmak, gurumuzun incinmesi…
Bu ve buna benzer pek çok hal bize acı hissettirir, huzursuz hissettirir ve pek çoğumuz yemek yiyerek bu gibi hallerimizle başa çıkmaya çalışırız…
Her bir duygu aynı yiyeceklerin sindirim sistemimizden sindirilmesi gibi zihnimiz tarafından sindirilmesi gerekir. Bastırmak bu duyguları yok saymak bize acı hissettirir, huzursuz hissettirir, ve lüzumsuz yemek yiyerek bu hallerimizle başa çıkmaya çalışırken bu duygular bedenimize yapışmış fazla kilo olarak ortaya çıkar.
Şimdi lütfen, yukarda ki listeyi kalbinizden hissederek birkaç kere okuyun. Kendinize yakın hissettiğiniz haller, korkular var mı kontrol edin.. . Listeye size ait tespitlerinizi de ekleyebilirsiniz.
Kendinize karşı çok açık ve dürüst olun… Hangilerine EVET diyorsunuz. Bu bende var dediklerinizi tespit edin.
Tespit ettiğiniz her bir duyguya sanki karşınızda bu duyguyu yaşayan yoğun yaşayan başka bir siz varmış gibi konuşmaya başlayın ÖR:
- Suçluluk duygusu hisseden ben, seni görüyorum, seni hissediyorum
- Uzun süredir ordaydın ve ben seni yok saydım,
- Bu yüzden lütfen beni affet
- Benim bir parçam olduğunu hemde çok değerli bir parçam olduğunun farkına vardım.
- Geciktim çok geciktim Özür Dilerim. Sanki karşınızda suçlu hisseden siz varmışçasına ondan özür dileyin
- Suçluluk hisseden ben, seni seviyorum, iyi ki benim bir parçamsın sana varlığın için çok Teşekkür ederim..
- Ve son olarak Yaratıcı’dan yardım isteyin. Dua edin…
Hem biz sindiremediğimiz duygular yüzünden fazla ve sağlıksız beslenerek bedenimizin formunu bozmuşuzdur, hem de bedenimizin bu haline kızar, söylenir dururuz. Bedenimizi sevmez hatta nefret ederiz.
Yukarda ki çalışmayı her bir duygu, düşünce için uygulayın. Negatif inanç ve korkularımızı fark edip, kabul ettikçe her biri hazmedilip yerini sevgiye bırakacaktır.
Bugün bir tercih yapıp ve acılarınızla, korkularınızla sevgiyle bütünleşip, bedeninize hak ettiği saygıyı göstermeye ne dersiniz?