+447388474600
[email protected]
Randevu Al
Belma Yener Belma Yener
  • Ben Kimim?
    • Basında
  • Bağımlılıklar
    • Sigara Bağımlılığı
    • Kilo Verme – Zayıflama
  • Ruhsal Dengeleme
    • Çakra ve Meridyen Dengeleme
    • Bilinçaltı Negatif İnanç Dönüşümü
    • Yaşam Enerji Dengesi
    • Kronik Yorgunluk
    • Detoks
    • Bach Çiçek Terapileri
  • Biofeedback
  • ALERJİ
  • Blog
  • İletişim
  1. Belma Yener > Blog > 2015
24 Ağu 2015

Tatlı krizleri mi yaşıyorsunuz? Bağırsaklarınıza Candida Albicans Mantarı yerleşmiş olabilir!

Tatlı krizleri mi yaşıyorsunuz? Şekerli gıda yemeden duramaz mı oldunuz?

Belki sizin de bağırsaklarınıza Candida Albicans Mantarı yerleşti. Bağırsak da iyi bir sindirim yapmamıza yardım eden pek faydalı bakteri vardır. Antibiyotikler, yanlış beslenme, ağır metaller, alerjiler, bazı ilaçlar bu faydalı bakterilerin zarar görmesine neden olur.

Candida Albicans mantarının üremesini kontrol eden bu faydalı bakteriler zarar görünce de candida kontrolsüz bir şekilde bağırsak mukozasında üremeye başlar.  Candida beyaz un ve şekerle beslenir. Bedenin şekeri hızla düşer.  Kişi de, odaklanma güçlüğü, el ayak titremesi, ter boşanması, depresif ruh hali, yorgunluk ve tatlı yeme krizlerine yol açabilirler.

Candida mantarları metabolizmaları gereği çeşitli toksinler ve alkol üretir. Toksin ve alkol bağırsakta gaz, şişkinlik, dışkılama sorunlarına yol açar. Bağırsakta ki lenf bezlerini zehirleyerek bağışıklık sistemini zayıflatır, hastalıklara direnç azalır.

Toksik etkilerle; yorgunluk, eklem ağrıları, baş ağrısı, depresif ruh hali ve ortaya çıkar.  Alerjilerin ortaya çıkmasına ya da şiddetlenmesine sebep olur.
Kilo alımı artar…

BİOREZONANS; Sizin için bu sorununuzun giderilmesin de alkali beslenme ile beraber çok güçlü bir yardımcıdır.

 

 

 

10 Ağu 2015

Dengemizi bozan ağır metaller!

İçme suyu, gıdalarda ki katkı maddeler, kişisel bakım ürünleri, ev temizlik ürünleri, böcek ilaçları, amalgam dolgular, yediğimiz balığın içinde, ferahlamak için yüzdüğümüz havuz suyunun içinde bile insan sağlığını ve ekolojik dengeyi bozan, tehdit eden ağır metaller ve zararlı kimyasallar bulunmaktadır.

Bu maddeler; Alüminyum, arsenik, kadmiyum, civa, kurşun, çinko en yaygın olan ağır metallerdir.

İnsan vücuduna giren bu ağır metaller birikerek bedende toksik etkiye neden olur.  Vücudun bağışıklık sistemi güçsüzleşir. Bağışıklık sisteminin düşmesi ve ağır metallerin bedende yarattığı asidik ortam
birçok hastalık için açık davetiyedir.

Ağır metallerden arınmak için BİOREZONANS size destek olacaktır.

10 Ağu 2015

Klima yerine pencere açın!

Kronik yorgunluk, tahammülsüzlük, çalışma isteğinin azalması, aşırı alınganlık, gereğinden uzun süren hastalıklar sorununuz olduysa ve yapılan tetkikler de önemli bir sonuç elde edilememişse: Belki de sorununuz, aşırı Elektro Manyetik akım yüklenmiş olmanızdır.

Elektro Manyetik kirlilik; Metrolarda, klimalarda, havaalanlarında, mikrodalga fırınlarda, kuaförlerde, baz istasyonlarında, AVM’lerde, Plazalarda, cep telefonlarında, bluetooth ve wireless kullanımlarında, uydularda, yüksek gerilim hatlarında oldukça yoğundur. Bu tip iş kollarında görevli olanlar ya da manyetik kirlilik yayan alanlara yakın ikamet edeler oldukça risk altındadır.

Elektromanyetik alana yoğun bir şekilde kalan kişilerin için Biorezonans metodu, bu kirlilikten arınmaları ve bu şekilde nedeni belirlenemeyen birçok sorunun giderilmesine yardımcı olur.

03 Ağu 2015

Yeni Bir İlişki İçin 7 Adımda Arınma !

Şu an hiçbir ilişkisi olmayanlar, yeni bir ilişkiden ya da yaşadığınız ilişkilerin hep aynı sorunları size yaşatmasından yorulanlar, ilişkilerini iyileştirmek isteyenler, öncelikle tüm eski ilişkilerle olan bağınızı kesin. Her ne yaşandıysa her ne hayal kırıklıkları olduysa hepsiyle ilişki bağınızı kesin. İşte size 7 adımda kolaylıkla uygulayacağınız bir yöntem.
1- Hayatınıza giren tüm erkeklerin / kadınların bir listesini yapın.
2- Bu liseye baba, anne, kardeş, amca, teyze, arkadaşlar ve yaşadığınız aklınıza gelen tüm karşı cinsle olan ilişkileri dahil edin.
3- Bunları kronolojik bir sıraya dizin.
4- Sakin, huzurlu bir ortam yaratın. 7 derin nefes alın ve gevşeyin
5- O yıllarda kaç yaşındaysanız, o yaşınızı düşünün ve her birini düşünüp hissederek aşağıda ki sihirli cümleleri kendinizi rahatlamış hissedene kadar tekrar edin.
6- Bu cümleler: Yaşadığımız her şey için sana teşekkür ederim. Harika bir deneyimdi. Seni seviyorum. Hissettirdiğim ve hissettiğim tüm sorunlar için AF DİLİYORUM. Yaşadığım bu deneyimlerden çok şey öğrendim. Seni seviyorum. Şimdi seni ve kendimi bu ilişkiden özgürleştiriyorum. Ben ileri doğru gelişiyorum.
7- Bu cümleleri tüm eski ilişkileriniz için uygulayın.
Bu bir arınma çalışmasıdır. Yeni ilişkiye ya da var olan ilişkiye yeni bir alan açıyorsunuz. Tertemiz boş bir sayfa. Bundan sonra her ne yaşamak istiyorsanız lütfen davet edin.

 

03 Ağu 2015

Kilo vermek istiyorsan asla “KİLO VERMEK İSTİYORUM” deme!

Fit olmak, ince bir bedene sahip olmak, bu konuda bana gelen danışanlarımın ilk istedikleri şey… Ama hemen hepsi aynı hatayı yapıyor ve “ben kilo vermek istiyorum” cümlesi ile konuya giriyor. Bunu sadece bana değil tüm tanıdıklarına hatta kendi kendilerine defalarca tekrar ediyorlar.

Bu tekrarlar sonucu kendinizi sürekli yeniden programlıyorsunuz. Aslında niyet iyi ama bu sözleri söylerken yaydığınız frekans “BEN KİLOLUYUM” oluyor. Ben şişmanın ve bu yüzden kilo vermek istiyorum. Ben kilo vermek istiyorum demek “ben kiloluyum, şişmanım” anlamına geliyor ve yaydığınız enerji ben kiloluyum hissettiğiniz de BEN ŞİŞMANIM…

Hissettiğimiz şey her ne ise yaşadığımız şeyde odur… Lütfen bunu unutmayalım. “Ben kilo vermek istiyorum çünkü BEN ŞİŞMANIM.” İnancınız bu! İnandığınız şeyde hayatınızın gerçeği oluyor.

Ben kilo vermek istiyorum sözlerinin başka bir sakıncası ise şudur; bilinç hiçbir şeyini vermek istemez, kendine ait ne varsa saklamak ister, veriyormuş gibi yapıp geri alır.

Kişiler bu yüzden eski eşyalarını atamaz, eski anıları ile vedalaşamaz, eski sevgililerinden tamamen kopamaz. Hatta hastalıklarını bile bırakmak istemeyen o kadar çok kişi var ki. Tabii tüm bunlar farkında olmadan yapılıyor. Bilinçaltı böyle kodlanmış. Daha çok küçük yaşlarda öğrendiğimiz “malına sahip çık, sakla samanı gelir zamanı, boşa israf etme” gibi pek çok veri bilinçaltımıza yerleşmiş durumda.

Bilinç asla vermek, bırakmak istemez. Verirse sanki kendinden de bir şeyler gidecek, sanki bazı yanlarını kaybedecek gibi hisseder. Vermek kaybolmak hatta ölmek gibi gelir. Bu istemediği kilolar bile olsa ona aittir ve bilinçaltı bırakmak istemez.

Kurduğunuz cümle olmak istediğinizi yansıtsın. “Benim ince ve sağlıklı bir bedenim var” cümlesini tekrarlamak ve bu sözleri söylerken de hissederek hatta olmak istediğiniz o bedenin resmine bakarak ya da hayal ederek söylemeniz isteklerinize ulaşmanıza çok ama çok yardım edecek.

“Kilo vermek istiyorum” cümlesini lütfen hafızanızdan çıkartın ve onun yerine “tam istediğim gibi sağlıklı ve ince bir bedenim var” olumlamasını hayatınıza sokun.

Ama ben böyle olduğuna inanamıyor ve hissedemiyorum diyorsanız cümleniz şu olsun;

“ Her geçen gün çok daha sağlıklı ve ince bir bedene sahip oluyorum. Bedenim seni çok seviyorum”

 

 

28 Tem 2015

DOSTUM Depresyon!

Depresyon da olmak demek, kişinin kendisini huzursuz, mutsuz, sıkıntılı ve gergin hissetmesi demektir. Hayatın anlamı kalmamış gibidir. Aslında depresyon da olmak oldukça şanslı bir durumdur.

Depresyon kişinin sigortası gibidir. “ Hey, hayatında bir şeyler yolunda gitmiyor, bak bakalım neler bunlar “ diye kişiyi uyaran bir alarm gibidir.

Eğer çok huzursuzsam, gerginsem hemen bir ilaç alıp rahatlamak bir süre için çözüm olabilir ama önemli olan “bu alarm neden çaldı?” sorusunun cevabını bulmaktır. Yaşantımızı buna göre yeniden düzenlemek, hayatın anlamını yeniden yakalamak kalıcı çözüm getirir.

 

Yaşadığınız hayatın bir anlamı kalmadığını hissettiğinizde, sıkıntılı ve neşesiz olduğunuzda ve bu durum kalıcı bir hal almaya başladığında lütfen hemen panik yapmadan içinize dönüp “neden böyle hissediyorum” diye kendinize sorun.

Örneğin:

–          Ben neşeli değilim

–          Neden böyle hissediyorum

–          Hayat çok sıkıcı… Neşelenecek ne var ki…

–          Hayatım çok sıkıcı…

Tüm bunlar uyarı sisteminiz – Yaşadıklarınız, yaptıklarınız sizi tatmin etmiyor. Aslında yapmak istedikleriniz başka, ya da şu an eksik yapıyorsunuz.  Hissedilen bu sıkıcılık, sizin en yakın dostunuz, size mesaj veriyor. Hayatınıza ve yaptıklarınıza ya da yapamadıklarınıza bir göz atın, kendinizi fark edin. Ne istiyorsunuz bu hayattan ve neler yapmak hoşunuza gider. Başkalarına göre yaşamayı bırakın, kendi özünüze göre hayatına bir çeki düzen verin.

Depresyon sırasında kişilerin düşüncelerinde ki bu frekans beyni de uyararak “hey bir şey yanlış gidiyor” der adeta ve beyinde buna uygun bir tavır içine girerek hormon sistemini uyarır. Bu durum tabi ki beden kimyasallarını etkiler, duygu ve düşünce yapısına uygun olarak seratonin, dopamin gibi mutluluk hormonlarının az salgılanmasına neden olur.

Kişide yorgunluk, keyifsizlik sinirlilik tahammülsüzlük artmaya başlar. Depresyonu yakın bir arkadaşınız gibi görerek size verdiği mesajın ne olduğunu anlamaya çalışmalısınız. Bunun için özünüze dönme, yapmak istediklerinize engel olan anı ve inançlarınızı fark etmek için “Duygusal Özgürlük” çalışması ve Biorezonans frekans teknikleri ile bedenin kimyasallarının ( mutluluk hormonlarının ) düzenlenmesi sizi daha keyifli ve tatmin dolu bir yaşama sokar.

Unutmayın DEPRESYON düşman değil sizin en Yakın Dostunuzdur. Sizi uyanışa çağıran, özünüzü yaşamaya davet eden en sağlam KANKA nızdır.

Belma Yener / Biorezonans Enerji Beden Danışmanı

23 Tem 2015

Aşk ve Güven!

Bir ilişkiniz olsun istiyor musunuz?

Sizi seven, size aşık, varlığı ile hayatınızı dolduran, şöyle dolu dolu bir aşk yaşamak nasıl olurdu?

İçinizden bu cümleleri okuduğunuzda neler geçiyor? Neler söylüyorsunuz kendinize?

Ah nerde?

Kim istemez ki?

Keşke olsa, ama zor ve bunun gibi pek çok cümle…

Sizden istediğim bu cümleleri okuduğunuzda ilk aklınızdan geçen cümleyi yazmanız.

Örn:

“Kim istemez ki?” dediniz. Bunu bir kağıda yazın. Kim istemez ki derken, aslında herkesin arayıp durduğu ama bir türlü bulamadığı bir durumdan bahsediyorsunuz.

Ya da “Bu harika olurdu ama olması çok çok zor.” mu diyorsunuz?

İnançlarımız bizim evrene yaydığımız titreşimleri belirlerler… İnançlarımız, nasıl hissettiğimiz bizim enerji alanımızda frekans olarak yayın yapmaktadır. Lütfen yaydığınız frekansın sizde ki inanç şeklini, sizde ki düşünce şeklini bulun.

“Böyle bir ilişki bulmak çok zor ama tabi ki isterim” diyorsanız; hem isteyip hem zor demekle bilin ki kendi yolunuzu kesiyorsunuz. Olacak olanında olmaması için gereken sihirli cümleyi söylüyorsunuz.

“Böyle bir ilişki içinde olmak çok zor düşünce ve inancımı şimdi benden özgürleştiriyorum. Onu serbest bırakıyor, onu düşüne ve duygularımla besleyip bende var olmaya devam etmesini iptal ediyorum.” cümlesini kullanın ve bu inançtan öncelikle arının.

İkinci adım ise; kendime aşk ve güven ilişkisi içinde yaşamak için izin veriyorum. Böyle bir ilişki için alanımda yer açıyorum. Aşk ve güveni kalbimde hissediyor ve onların titreşimini evrene yayıyorum. Yaydığım frekanslara uygun doğru kişinin bana geldiğini hissediyor ve emin bir şekilde bekliyorum.

Gelen her kişi doğru kişidir. Bunu bilin! O doğru kişi, size sizi gösterecek kişi demektir. Siz kalbiniz de ne kadar aşk ve güven içinde olduğunuzu hissedip bunu yayarsanız, bu duyguyu hisseden, size bunu yaşatabilecek kişi size gelecektir. Eğer gelen kişi size beklentilerinizi yaşatmıyorsa, daha temizlemeniz gereken inançlarınız vardır ve bunları görmeye başlamışsınız demektir.

Aşk ve güven dolu günler…

 

06 Tem 2015

Böbreklerde Yaşanan Sorunlar ve Biorezonans Desteği…

Tüm hastalıkların altında sebep olarak duygu ve düşüncelerimiz yatar. Hastalıklara sebep olan duygu ve düşünsel sorunlarımızı fark edip onları dönüştürerek rahatsızlıkların tedavisinde çok daha kalıcı sonuçlar alındığı gözlemlenmiştir.

Biz, akıl, beden ve ruh bütünlüğüyüz. Bir tarafta yaşanan sorun diğerlerini de mutlaka etkiler. Böbrek boşaltım organıdır ve bırakmamız gerektiği halde içimizde tuttuğumuz birçok olumsuz duygunun enerjisi bu organımızın çalışmasını etkiler.

Ör: Böbrekte yaşanan rahatsızlıklar; Suçluluk, öfke, eski üzüntülere saplanmak, yorgunluk, depresyona neden olan korkular, pişmanlıklar içinde olmak, güvensizlik gibi olası duygusal sebeplere dayalıdır.

Böbrek sorunları yaşayan kişilerin sağlıksız duygularını bağışlama, bunu masumluk, neşe ve güven duygularına dönüştürmek ve fiziksel bedeninde ki bozulan böbreklerle ilgili frekans dengesini Biorezonans ile yeniden programlamak, yaşanan böbrek sorununun çok daha kolay çözmesine yardım eder.

03 Tem 2015

Olumlama Nasıl Yapılır? 10 Adımda Dönüşüm!

Olumlama Nasıl Yapılır? 10 Adımda Dönüşüm!

Hayatınızı değiştirmek sizin elinizde! Bugüne kadar aslında olmadığınız kişi gibi görünerek çok zaman kaybettiniz. Ağzınızdan çıkan her kelime büyülüdür, o kelimenin peşine fark etmeden takılır gidersiniz. Hayatınız o kelime ve cümleler ile şekillenir. Olumlamalar beynimizin farklı bir şekilde çalışmasını sağlar ve hayatımızı değiştirebilir. Aşağıdaki 10 madde sizin de hayatınızı değiştirebilir.

1-      Sizi üzen bir durumu hissederek sanki yeniden yaşarmışçasına düşünün.

2-      Bu olayı düşünüp, kendinize tekrar yaşattığınızda hissettiğiniz duyguları kabul edip, serbest bırakın.

3-      Bu durumu ve bu duruma sebep olan kişileri ne yaşamış olursanız olun mutlaka affedin.

4-      Lütfen tüm yaşananlar için kendinizi de affedin.

5-      Olumlamaları şimdiki zaman,  geçmiş zaman ve geniş zaman kullanarak hazırlayın. Asla gelecek zaman kullanmayın.

6-      Olumlama cümlelerini yürekten hissederek, hafif meditatif bir durumda 21 gün boyunca tekrar edin.

7-      Mutlaka sesli olarak ve günde en az 2 defa, sabah uyanınca ve akşam yatmadan önce tekrar edin.

8-      Olmuş gibi hissettiğiniz anda bilinçaltı bunu kayıt edecektir.

9-      Olumlamalarınızı hiç ara vermeden tekrar edin.

10-   Ve istediğiniz dönüşüm…

29 Haz 2015

Hayatınızın yazarı, iç çocuğunuz ile buluşma…

Hemen hemen hepimizin içinde duygusal anlamda yeterince gelişmemiş, sağlıksız bir çocuk vardır. Kişiler fiziksel olarak büyür, gelişir ama duygusal bakımdan fiziksel bedenine eş değerde büyüyüp gelişemez. Bu kişiler kendilerine verdikleri değeri başkalarının onları onaylayıp değerlendirmelerine bağlamışlardır.

İç çocuk ortalama 5 yaşlarındadır. Bu yaşlara kadar hamilelik süresi de dâhil olarak yaşanan olaylar, hatıralar ve bunların etkisi ile oluşan inançlar, kalıplar, önyargılar, hayat hakkında alınan önemli kararlar acılar, iç çocuğa kaydedilir. Tüm yükü içimizdeki çocuk taşır.

İç çocuğumuz büyürken bastırılmış, utanca boğulmuş, dinlenmemiş, yalnız bırakılmış, en önemli ihtiyacı olan sevgi ve güven ile örülmemişse oldukça korkak ve sağlıksızdır. Onun sesini duymak, onunla iletişimde olmak her zaman mümkün olmaz ama yaşadığımız olaylar bize onun varlığını rahatlıkla hissettirir.

Çünkü hayatımızın yazarı odur. Yaşanan ve bizi tatmin etmeyen ne varsa bunlar, iç çocuğumuzun tuttuğu acılar, korkular ve inançların hayatımıza yansımasıdır.

Yaşadığımız olayları tahlil edip, hangi acı ve inançların bunlara sebep olduğunu iç çocukla yapacağımız içsel sohbetlerle bir çeşit iç ses olarak dinleyip, anlayabiliriz. Bu sesi duymak, ne dediğini anlayıp sağlıklı, sevgi ve güven dolu bir ilişki kurmak,  dengeli ve keyifli bir yaşam sürmemiz için çok gereklidir.

İç çocuğumuzu bastıran, iç anne ve iç babamızın seslerini de fark edip, aralarında ki sorunları çözmek iç çatışmalarımızın oldukça hafiflemesine yardım eder. Daha kolay karar verir, hedeflerimizi daha kolay fark eder, daha enerjik, daha tatmin dolu bir yaşantıya geçebiliriz.

İç çocukla buluşabilmek için ilk adımı içimizde ki ana ve baba atmalıdır. Belki size kendini göstermeyecek, belki uzun süre sizinle iletişim bile kurmayacaktır. Zamanında o kadar bastırılmıştır ki size kırgın ve güvensiz olması doğaldır.

Her gün ona 30 dakika ayırıp sabır ve şefkatle, onu yargılamadan iletişim kurmak için meditasyonlar yapmamız bu çalışmaların ilk adımıdır. Meditasyonlar ile zaman ilerledikçe içinizdeki çocuk size güvenecek ve iç dünyanızı anlamanıza yardımcı olacaktır. İçimizdeki çocuğun korkularını, inançlarını fark edip serbest bıraktıkça onun sesini dinleyip, ihtiyaçlarını giderdikçe mutlaka sağlıklı bir dönüşüm yaratırız.

İç çocukla yaptığımız bu çalışmalar derinleştikçe manevi yaşantımız zenginleşir. Olumsuz duygular dönüşüme girer.

Her gün yapılacak bu meditasyonlar hem iç çocuğunuzu tanıyıp onu sevgi ile kucaklamanıza hem de iç çocuğun anne ve baba ile olan iç çatışmalarını fark etmenizi sağlayacaktır.

Anne, baba ve iç çocuk bir olduğunda, her üçünün de ihtiyaçları fark edilip, hepsini mutlu edebilecek çözümler bulunduğunda, yaşam hedefinize doğru çok daha kolay, neşeli ve keyifli yol alırsınız.

Ama ilave etmek isterim ki tüm bilinçler bireyseldir ve iç çocuk sayısız biçimlerde kendini gösterebilir.

İç çocukla çalışmak çok güçlü bir tedavidir. Aile, ekonomi, iş ve ilişkiler konusunda değişik duygularla çalıştıkça yaşamınızın nasıl pozitif yönde değiştiğini göreceksiniz. Bu çalışmalar, özen ister, düzen ve sabır ister.

İç çocuk aynı zamanda yaratıcılık merkezi olan sakral çakra ile bağlantılıdır. İç çocukla çalıştıkça 2. çakranız güçlenip canlanacak, her şeyi fiziksel gerçekliğe taşıma yeteneğiniz artacak ve arzularınız fazlasıyla gerçekleşebilecektir. Kendinize zaman ayırın.

 

 

 

  • 1
  • 2
Side Bar
Son Yazılar
  • ŞEKER NEDİR? ŞEKERİN ZARARLARI ?
  • NEDEN ÇOK YERİZ ? NEDEN KİLO ALIRIZ?
  • KİLO VERMEK İSTİYORUM!
  • POZİTİF DÜŞÜNCE-POZİTİF DUYGU
  • Yak Bİr Sigara
Son Yorumlar
    Arşivler
    • Şubat 2018
    • Ocak 2018
    • Mart 2016
    • Ağustos 2015
    • Temmuz 2015
    • Haziran 2015
    • Mayıs 2015
    • Nisan 2015
    • Mart 2015
    • Ocak 2015
    • Eylül 2014
    • Ağustos 2014
    Kategoriler
    • Genel
    Meta
    • Giriş
    • Yazı beslemesi
    • Yorum beslemesi
    • WordPress.org

    Daha detaylı bilgi almak için iletişime geçin

    İletişim
    Belma Yener

    NLP, EMF, EFT, REİKİ, ÇAKRA MEDİTASYON, TAŞ TERAPİSTLİĞİ, ACMOS ENERJİ DENGELEME ve RECONNECTİON, CYMATİC SES TERAPİ, DEEKSHA Uygulayıcısı

    İletişim Bilgileri

    • 58 South Molton Street

      Mayfair W1K 5SL
    • +44 (738) 847 4600
    • [email protected]
    • Pazartesi - Pazar : 9:00 - 17:00

    Sınırlı Sorumluluk Beyanı

    İnternet sitemiz bilgi verme amacıyla hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir koşulda hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikle tavsiye edilemez. İnternet sitemizin içeriği asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

    ***Tamamlayıcı tıp alanındaki pek çok soru bilimin katı kuralları ve klasik tıp ekolü açısından bakıldığında tartışmaya açık ve henüz onaylanmamıştır. Ancak buna rağmen biorezonans enerji tıbbı kendisini kanıtlama yolunda olumlu adımlar atmaktadır. Lütfen bizim vermiş olduğumuz bilgilerin, tavsiyelerin ve çözüm önerilerinin. Klasik Tıp hekimine gitmenin yerini dolduramayacağını dikkate alınız.

    Copyright © Belmayener.com 2018 Tüm hakları saklıdır.
    Design By Arasokak İstanbul