Şeker Nedir? Şekerin Zararları?
ŞEKER NEDİR? ŞEKERİN ZARARLARI?
Şeker insanlar için vazgeçilmez bir besindir. Meyve ve sebzelerde bulunan doğal şekere belirli oranlarda ihtiyacımız vardır. Fakat aşırı şeker tüketiminin ve kimyasal işlemlerle beyazlatılmış şekerin zararları oldukça fazla ….
Şekerin beyaz toz haline getirilmişi genelde GDO’ludur. Şeker başka formlarda da bulunabilir. Mısır şurubu, bal, akçaağaç şurubu gibi şekerin tüm formları vücudu bir şekilde etkilemektedir. Vücut çok yüksek miktarda işlenmiş şekeri kaldıramaz. Vücuttaki temel organlar bu kalitesiz şekerin tüketimiyle ciddi zarara uğrayabilir.
KALBE ZARAR VERİR
Fazla tüketilen şeker kalp hastalıklarına yakalanma riskini artırır. Kalbin pompalama mekanizmasını etkiler. Kalp krizinden genel olarak sorumlu olan kötü kolesterolü ve trigliseridleri artırır.
GÖBEK VE BEL BÖLGESİNDE Kİ YAĞLARI ARTTIRIR
Günümüzün en önemli sağlık sorunu obezitedir. Çocuklardaki obezite vücudun belli yerlerindeki yağ birikiminin sonucudur. Bunun bir nedeni fruktoz yüklü içecekler ve meşrubatlardır. Aşırı fruktoz alımı öncü yağların olgunlaşmasına neden olur. Bu yağlar bel çevresinde birikerek gelecekteki kalp hastalıklarının ve diyabetin riskini artırır. Şeker ayrıca kilo alımını, yeme arzusunu ve uyuma zorluklarını artırır.
ŞEKER BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ ZAYIFLATIR
Bağışıklık sistemimiz hastalıklara karşı vücudumuzun en önemli güvenlik mekanizmasıdır. Yüksek miktarda şeker alımı çalışmalara göre bağışıklık sisteminin bakterilere, virüslere, parazitlere ve çeşitli mikroorganizmalara karşı mücadele yeteneğini önemli ölçüde zaafa uğratmaktadır. Bir insanın her yemekte şeker kullandığını varsayarsak bu insanın bağışıklık sistemi her bir günde kapasitesinin yarısı kadar güçle işlevini yerine getirir.
ŞEKER VE ALKOL VÜCUTTA KARACİĞERE KARŞI AYNI TOKSİK ETKİYİ GÖSTERİR
Bilim adamları ihtiyaç fazlası alınan fruktoz ve glikozun tıpkı alkol gibi karaciğere aynı zehirleyici etkiyi yapmaktadır. Şeker alkol gibi karaciğer üzeride kronik etkilere yol açmaktadır. Elde edilen verilere göre karaciğer hasarı aşırı kalori ya da kilo artışı olmadan da ortaya çıkabilmektedir.
ŞEKER KRONİK HASTALIKLARIN ÖNCÜSÜDÜR
Fazla miktarda ve sürekli şeker tüketimi kandaki insülin miktarını artırır. İnsülin pankreas tarafından kan şekerini artırmak için salgılanan bir hormondur. Şeker ne kadar fazla tüketilirse pankreas o kadar insülin salgılar.
Bilim ve Tekno
Neden Çok Yeriz? Neden Kilo Alırız?
Aşırı yemek yemenin, tatlılara hamur işlerine düşkün olmanın altında pek çok neden olabilir. Ama tüm hastalıkların düşünsel nedenleri olduğu gibi aşırı iştah ve beslenmenizde düşünsel ve duygusal pek çok nedeni vardır.
Aslında bir kısır döngüdür aşırı yemek, , öfkelendikçe, acı hissettikçe, baskı, stres hissettikçe yeriz… Yedikçe kendimize kızar, kızdıkça gene yeriz… Diyetler yapar, bir süre kendimizi sıkar ama sonra koy verip eski düzenimize geri döneriz. Belki de verdiğimiz kilolardan daha fazlasını geri alırız. Ve gene kendimize kızmaya başlarız…
Bu düzensiz, aşırı, sağlıksız yemek yemenin altında yatan sebepleri, duyguları, inançları fark etmeden, fark ettiklerimizle barışmadan bu yo-yo etki hayatımızda sürer gider.
Aşırı kilo bedenimizin etrafında adeta bir koruyucu duvar gibi bizi ötekilerden ayırır, korur, yaşamdan belki de uzaklaştırır zannederiz… Kendimizi koruduk zannederiz…
Yerken oyalandık zannederiz… Kendimizden kaçtık zannederiz. Haksızlığa uğradığımızı görmezden gelmeyi başardık zannederiz… Aşırı baskıyı göğüsledik zannederiz… Sinirimiz- stresimiz yatıştı zannederiz… Kalp acılarımızı unuttuk zannederiz… Kıskançlıklarımızı, hırslarımızı bastırdık zannederiz… Yeterli ve değerli hissetmeyi başardık zannederiz… Yeriz… Tatlılar yeriz… Kuruyemişleri yeriz… Çikolatalar yeriz…
Tüm amacımız korkulardan, bizi saran negatif duygulardan kaçmak ve iyi hissetmektir aslında. Biraz kendimize, düşüncelerimize, duygularımıza kulak verirsek fazla kilolarımızın nedeninin zihnimizden kaynaklandığını fark etmek hiçte zor değildir aslında.
Kilolu beden sonuçtur, neden zihinde ki sevginin engellendiği korkularımızdır.
Utanç hisleri
Haksızlığa uğrama, haksız olma korkusu
Kendini suçlu hissetme halleri
Değersiz hissetme korkusu
Tembel hissetmek
Aşırı baskı altında hissetme
Kalp acıları
Başkaları ya beni beğenmezse, yargılarsa korkuları
Stresli, endişeli olmak.
Kıskanç olmak, gurumuzun incinmesi…
Bu ve buna benzer pek çok hal bize acı hissettirir, huzursuz hissettirir ve pek çoğumuz yemek yiyerek bu gibi hallerimizle başa çıkmaya çalışırız…
Her bir duygu aynı yiyeceklerin sindirim sistemimizden sindirilmesi gibi zihnimiz tarafından sindirilmesi gerekir. Bastırmak bu duyguları yok saymak bize acı hissettirir, huzursuz hissettirir, ve lüzumsuz yemek yiyerek bu hallerimizle başa çıkmaya çalışırken bu duygular bedenimize yapışmış fazla kilo olarak ortaya çıkar.
Şimdi lütfen, yukarda ki listeyi kalbinizden hissederek birkaç kere okuyun. Kendinize yakın hissettiğiniz haller, korkular var mı kontrol edin.. . Listeye size ait tespitlerinizi de ekleyebilirsiniz.
Kendinize karşı çok açık ve dürüst olun… Hangilerine EVET diyorsunuz. Bu bende var dediklerinizi tespit edin.
Tespit ettiğiniz her bir duyguya sanki karşınızda bu duyguyu yaşayan yoğun yaşayan başka bir siz varmış gibi konuşmaya başlayın ÖR:
- Suçluluk duygusu hisseden ben, seni görüyorum, seni hissediyorum
- Uzun süredir ordaydın ve ben seni yok saydım,
- Bu yüzden lütfen beni affet
- Benim bir parçam olduğunu hemde çok değerli bir parçam olduğunun farkına vardım.
- Geciktim çok geciktim Özür Dilerim. Sanki karşınızda suçlu hisseden siz varmışçasına ondan özür dileyin
- Suçluluk hisseden ben, seni seviyorum, iyi ki benim bir parçamsın sana varlığın için çok Teşekkür ederim..
- Ve son olarak Yaratıcı’dan yardım isteyin. Dua edin…
Hem biz sindiremediğimiz duygular yüzünden fazla ve sağlıksız beslenerek bedenimizin formunu bozmuşuzdur, hem de bedenimizin bu haline kızar, söylenir dururuz. Bedenimizi sevmez hatta nefret ederiz.
Yukarda ki çalışmayı her bir duygu, düşünce için uygulayın. Negatif inanç ve korkularımızı fark edip, kabul ettikçe her biri hazmedilip yerini sevgiye bırakacaktır.
Bugün bir tercih yapıp ve acılarınızla, korkularınızla sevgiyle bütünleşip, bedeninize hak ettiği saygıyı göstermeye ne dersiniz?
Kilo Vermek İstiyorum
Kalori hesabı yapmadan doyana kadar yemek yiyerek kilo verebilmek için yiyeceklerimizin kaç kalori olduğuna değil, ne yediğimize dikkat etmeliyiz.
- Şeker ve şeker ilaveli gıdalar,
- Şekerli içecekler
- Karbonhidrat içerikli beslenme tarzı
- Trans Yağlar
- Fast-food beslenme
- İşlenmiş gıdaları hayatımızdan çıkarmak hem sağlığımızı korumamıza hem çok daha fit bir bedene, hem de çok daha enerjik bir yaşam şekline kavuşmamıza yol açıyor. Ama pek çok kişiden duyar gibi oluyorum,
- Ben bu gıdaları yemek istemiyorum ama olmuyor.
- Canım istiyor tutamıyorum kendimi
- Tatlısız duramam ben
- Sadece kahve ile yesem
- Hamur işi yemek beni çok mutlu ediyor
- Onu yeme bunu yeme peki ne yiyeceğiz? …
Bunlar ve bunlara benzer pek çok şikayet edici sözcüğü çoğumuz pek çok kere kullanıyoruz sağlıklı beslen dendiğinde kilo demek, bedenimizde aşırı, ihtiyacımızın çok üzerinde yağ birikmesi demektir. Fazla yağ bedenimizi adeta bir depo kullanır. Kilo vermek mi istiyoruz, beden yağlarını enerjiye döndürmeliyiz, onları yakmalıyız. Başka yolu yok. Yediklerimizin depo edilmemesi, enerji olarak kullanılması sadece bizim elimizde, bu konuda bilgilenmemizde…
Bunu nasıl yapacağız?
Prof. Dr Canan Karatay hanım bunu kitaplarında öyle güzel anlatmış ki.. Size kısa bir özet yapmak istiyorum.
- Mutlaka bir fiziksel aktivitemiz olacak. Yürüyeceğiz, yüzeceğiz, bisiklete bineceğiz. İlk kalça ve bacak kaslarında biriken insülin ve leptin direncini bu tip egzersizle rahatlıkla önleyebiliriz
- Sağlıklı protein- Sağlıklı yağlar- Sağlıklı Karbonhidratlar ( düşük glisemik indeksli ) tüketeceğiz
- Su içmezsek asla olmuyor. Her gün 2-2,5 litre su içmek olmazsa olmazlardan… Düzenli , yudum yudum, oturarak su içeceğiz.. Düzenli su içme alışkanlığı hayatımızda dengeye oturtmamız şart.
- Gizli bir alerjimiz var mı? Eğer kilo veremiyorsak araştıracağız. Bazen hiç ummadığımız bir gıda bizde kilo vermemizde engel oluşturabiliyor. Örneğin; Maydanoz, kivi veya domates gibi..
- Vitamin eksiklikleri de kilo vermede önümüze çıkan engellerden… Özellikle D vitamini.. D vitamini eksikliğinde her türlü alerjik sorunlar, enfeksiyon hastalıklarının meydana geldiğini söylüyor kitaplarında hocamız.
- A,D,E,K vitaminleri bedende işlerini yapabilsinler diye sağlıklı doğal yağların yenmesi gerekiyor.
- Demir eksikli varsa kilo vermede sıkıntılar yaşanabilmekte…
- Evimize işlenmiş, hazır gıda değil, doğal gıdaları sokacağız.
- Akşam yemeğini en geç 19.00 da bitireceğiz.
Son derece pratik, ne yapacağımız belli, kalori hesabı yok, doğru bildiğimiz yanlışları düzelterek hem sağlık, hem güzellik, hem enerjik hissederek çok kaliteli yaşayacağız..
Pozitif Düşünce – Pozitif Duygu
Tüm yaşadıklarımızın altında mutlaka bastırdığımız bir duygu bir düşünce yapısı vardır. Duygu ve düşünce yapınızı tanımak, bilinçaltı inanç yapınızın farkında olmak ve bunları paylaşmak yaşamınızı olumlu yönde destekler… Anlatın, paylaşın yaşayın… Yeter ki içinizde fırtınalar eserken mutluymuş gibi görünmeye çalışmayın…
Sizlerle Brezilya’lı doktor Dr. Dráuzio Varella’nın bu konu hakkında yazdığı harika bir yazıyı paylaşmak istiyorum… Bu yazıyı bir kere okumakla kalmayın, tekrar tekrar okuyun… Eminim size olumlu katkısı çok yüksek olacaktır…
Eğer hasta olmak istemiyorsan diye başlıyor, Dr. Dráuzio Varella ve devam ediyor;
- Duygularını anlat.
- Saklanan veya baskılanan heyecan ve duygular; gastrit, ülser, bel fıtığı, bel ağrıları gibi hastalıklara yol açar.
- Zamanla, duyguların bastırılması hastalıklara hatta kansere dönüşür.
- Öyleyse, sırlarımızı, hatalarımızı birileriyle paylaşmalıyız!
- Diyalog, konuşma, kelime çok güçlü birer ilaç ve mükemmel birer terapidir!
- Karar Vermelisin…
- Kararsız kişi güvensiz, endişe ve ıstırap içinde olur. Kararsızlık, sorunları, endişeleri ve çatışmaları çoğaltır.
- İnsanlık tarihi kararlardan oluşur.
- Karar vermek, diğerlerinin kazanması için vazgeçmeyi ve avantajları kaybetmeyi kesinlikle bilmektir.
- Kararsız kişiler mide rahatsızlığı, sinir hastalıkları ve cilt sorunlarının kurbanıdırlar.
- Olduğundan Farklı Yaşama.
- Gerçeği saklayan, rol yapan, her zaman mutlu olduğu görüntüsü veren, mükemmel görünmek isteyen kişi tonlarca ağırlığı biriktirmektedir. Ayağı kilden olan bronz bir heykeldir.
- Aldatıcı görünerek yaşamak kadar sağlık için kötü bir şey yoktur. Kaderleri ilaç, hastane ve acıdır.
- Kabullen. Reddedicilik ve kendine saygı eksikliği, kendimizi kendimize yabancılaştırır.
- Kendimizle barışık olmak sağlıklı yaşamın anahtarıdır. Bunu kabul etmeyenler kıskanç, taklitçi, aşırı rekabetçi ve yıkıcı olurlar.
- Eleştirileri kabullen. Bu bilgelik, akıllılık ve terapidir.
- Çözümler Bul.
- Olumsuz kişiler çözüm bulamazlar ve sorunları büyütürler. Üzülmeyi, dedikoduyu ve kötümserliği tercih ederler.
- Karanlığı kovmak için kibrit yakmalı. Arı ufacıktır fakat var olan en tatlı şeylerden birisini üretir.
- Biz ne düşünüyorsak oyuz.
- Olumsuz düşünce, hastalığa dönüşen negatif enerji üretir.
- Güven.
- Güvenmeyen kişi iletişim kuramaz, açık değildir, derin ve sağlam ilişkiler geliştiremez, gerçek arkadaşlıkları nasıl kurabileceğini bilemez. Güven olmadan, bir ilişki de olamaz. Güvensizlik sendeki inancın azlığıdır.
- Hayatı Üzgün Yaşama.
- Mizah. Kahkaha. Huzur. Mutluluk. Bunlar sağlığa güç verir ve daha uzun bir yaşam getirir.
- Mutlu kişi yaşadığı çevresini geliştirir. “İyi mizah bizi doktorun elinden korur”.
- Mutluluk sağlık ve terapidir.
Dr. Dráuzio Varella
Olumsuz düşünce olumsuz bir yaşamı bizlere taşır. Her anınızın sevgi ve keyifle dolmasını dilerim.
Belma Yener
Yak Bir Sigara
Bir insan neden sigara içer
Neden kendini bile bile zehirler
Ormanları koruyalım, doğaya sahip çıkalım diyerek yazar konuşur da, iş kendini korumaya gelince nasılda ateşe, dumana yenik düşer,
Başkalarına zarar verenleri protesto ederde kendine kendi ellerinle zarar vermeyi severek isteyerek yapar?
Dost diye seçtiklerini ince eleyip sık dokur da, kendini arkadan bıçaklayan sigaraya hevesle o benim dostum der?”
YAK BİR SİGARA diyerek başlar her şey ve yıllar yılı devam eder.
Bu kitap sizin;
Sigaraya olan bakış açınızı değiştirecek.
Zehirle olan ilişkinizi yeniden gözden geçirmenizi sağlayacak.
Her okuduğunuzda kendinize ne yaptığınızın biraz daha farkına vardırtacak
Sigaraya karşı kendinizi çok daha cesur hissedecek çok daha güçlü hissetmenize yardım edecek
Sevgili tiryakiler; En kısa zaman da sigara tuzağından kurtulmanız dileğiyle…
Tatlı krizleri mi yaşıyorsunuz? Bağırsaklarınıza Candida Albicans Mantarı yerleşmiş olabilir!
Tatlı krizleri mi yaşıyorsunuz? Şekerli gıda yemeden duramaz mı oldunuz?
Belki sizin de bağırsaklarınıza Candida Albicans Mantarı yerleşti. Bağırsak da iyi bir sindirim yapmamıza yardım eden pek faydalı bakteri vardır. Antibiyotikler, yanlış beslenme, ağır metaller, alerjiler, bazı ilaçlar bu faydalı bakterilerin zarar görmesine neden olur.
Candida Albicans mantarının üremesini kontrol eden bu faydalı bakteriler zarar görünce de candida kontrolsüz bir şekilde bağırsak mukozasında üremeye başlar. Candida beyaz un ve şekerle beslenir. Bedenin şekeri hızla düşer. Kişi de, odaklanma güçlüğü, el ayak titremesi, ter boşanması, depresif ruh hali, yorgunluk ve tatlı yeme krizlerine yol açabilirler.
Candida mantarları metabolizmaları gereği çeşitli toksinler ve alkol üretir. Toksin ve alkol bağırsakta gaz, şişkinlik, dışkılama sorunlarına yol açar. Bağırsakta ki lenf bezlerini zehirleyerek bağışıklık sistemini zayıflatır, hastalıklara direnç azalır.
Toksik etkilerle; yorgunluk, eklem ağrıları, baş ağrısı, depresif ruh hali ve ortaya çıkar. Alerjilerin ortaya çıkmasına ya da şiddetlenmesine sebep olur.
Kilo alımı artar…
BİOREZONANS; Sizin için bu sorununuzun giderilmesin de alkali beslenme ile beraber çok güçlü bir yardımcıdır.
Dengemizi bozan ağır metaller!
İçme suyu, gıdalarda ki katkı maddeler, kişisel bakım ürünleri, ev temizlik ürünleri, böcek ilaçları, amalgam dolgular, yediğimiz balığın içinde, ferahlamak için yüzdüğümüz havuz suyunun içinde bile insan sağlığını ve ekolojik dengeyi bozan, tehdit eden ağır metaller ve zararlı kimyasallar bulunmaktadır.
Bu maddeler; Alüminyum, arsenik, kadmiyum, civa, kurşun, çinko en yaygın olan ağır metallerdir.
İnsan vücuduna giren bu ağır metaller birikerek bedende toksik etkiye neden olur. Vücudun bağışıklık sistemi güçsüzleşir. Bağışıklık sisteminin düşmesi ve ağır metallerin bedende yarattığı asidik ortam
birçok hastalık için açık davetiyedir.
Ağır metallerden arınmak için BİOREZONANS size destek olacaktır.
Klima yerine pencere açın!
Kronik yorgunluk, tahammülsüzlük, çalışma isteğinin azalması, aşırı alınganlık, gereğinden uzun süren hastalıklar sorununuz olduysa ve yapılan tetkikler de önemli bir sonuç elde edilememişse: Belki de sorununuz, aşırı Elektro Manyetik akım yüklenmiş olmanızdır.
Elektro Manyetik kirlilik; Metrolarda, klimalarda, havaalanlarında, mikrodalga fırınlarda, kuaförlerde, baz istasyonlarında, AVM’lerde, Plazalarda, cep telefonlarında, bluetooth ve wireless kullanımlarında, uydularda, yüksek gerilim hatlarında oldukça yoğundur. Bu tip iş kollarında görevli olanlar ya da manyetik kirlilik yayan alanlara yakın ikamet edeler oldukça risk altındadır.
Elektromanyetik alana yoğun bir şekilde kalan kişilerin için Biorezonans metodu, bu kirlilikten arınmaları ve bu şekilde nedeni belirlenemeyen birçok sorunun giderilmesine yardımcı olur.
Yeni Bir İlişki İçin 7 Adımda Arınma !
Şu an hiçbir ilişkisi olmayanlar, yeni bir ilişkiden ya da yaşadığınız ilişkilerin hep aynı sorunları size yaşatmasından yorulanlar, ilişkilerini iyileştirmek isteyenler, öncelikle tüm eski ilişkilerle olan bağınızı kesin. Her ne yaşandıysa her ne hayal kırıklıkları olduysa hepsiyle ilişki bağınızı kesin. İşte size 7 adımda kolaylıkla uygulayacağınız bir yöntem.
1- Hayatınıza giren tüm erkeklerin / kadınların bir listesini yapın.
2- Bu liseye baba, anne, kardeş, amca, teyze, arkadaşlar ve yaşadığınız aklınıza gelen tüm karşı cinsle olan ilişkileri dahil edin.
3- Bunları kronolojik bir sıraya dizin.
4- Sakin, huzurlu bir ortam yaratın. 7 derin nefes alın ve gevşeyin
5- O yıllarda kaç yaşındaysanız, o yaşınızı düşünün ve her birini düşünüp hissederek aşağıda ki sihirli cümleleri kendinizi rahatlamış hissedene kadar tekrar edin.
6- Bu cümleler: Yaşadığımız her şey için sana teşekkür ederim. Harika bir deneyimdi. Seni seviyorum. Hissettirdiğim ve hissettiğim tüm sorunlar için AF DİLİYORUM. Yaşadığım bu deneyimlerden çok şey öğrendim. Seni seviyorum. Şimdi seni ve kendimi bu ilişkiden özgürleştiriyorum. Ben ileri doğru gelişiyorum.
7- Bu cümleleri tüm eski ilişkileriniz için uygulayın.
Bu bir arınma çalışmasıdır. Yeni ilişkiye ya da var olan ilişkiye yeni bir alan açıyorsunuz. Tertemiz boş bir sayfa. Bundan sonra her ne yaşamak istiyorsanız lütfen davet edin.
Kilo vermek istiyorsan asla “Kilo vermek istiyorum” deme!
Fit olmak, ince bir bedene sahip olmak, bu konuda bana gelen danışanlarımın ilk istedikleri şey… Ama hemen hepsi aynı hatayı yapıyor ve “ben kilo vermek istiyorum” cümlesi ile konuya giriyor. Bunu sadece bana değil tüm tanıdıklarına hatta kendi kendilerine defalarca tekrar ediyorlar.
Bu tekrarlar sonucu kendinizi sürekli yeniden programlıyorsunuz. Aslında niyet iyi ama bu sözleri söylerken yaydığınız frekans “BEN KİLOLUYUM” oluyor. Ben şişmanın ve bu yüzden kilo vermek istiyorum. Ben kilo vermek istiyorum demek “ben kiloluyum, şişmanım” anlamına geliyor ve yaydığınız enerji ben kiloluyum hissettiğiniz de BEN ŞİŞMANIM…
Hissettiğimiz şey her ne ise yaşadığımız şeyde odur… Lütfen bunu unutmayalım. “Ben kilo vermek istiyorum çünkü BEN ŞİŞMANIM.” İnancınız bu! İnandığınız şeyde hayatınızın gerçeği oluyor.
Ben kilo vermek istiyorum sözlerinin başka bir sakıncası ise şudur; bilinç hiçbir şeyini vermek istemez, kendine ait ne varsa saklamak ister, veriyormuş gibi yapıp geri alır.
Kişiler bu yüzden eski eşyalarını atamaz, eski anıları ile vedalaşamaz, eski sevgililerinden tamamen kopamaz. Hatta hastalıklarını bile bırakmak istemeyen o kadar çok kişi var ki. Tabii tüm bunlar farkında olmadan yapılıyor. Bilinçaltı böyle kodlanmış. Daha çok küçük yaşlarda öğrendiğimiz “malına sahip çık, sakla samanı gelir zamanı, boşa israf etme” gibi pek çok veri bilinçaltımıza yerleşmiş durumda.
Bilinç asla vermek, bırakmak istemez. Verirse sanki kendinden de bir şeyler gidecek, sanki bazı yanlarını kaybedecek gibi hisseder. Vermek kaybolmak hatta ölmek gibi gelir. Bu istemediği kilolar bile olsa ona aittir ve bilinçaltı bırakmak istemez.
Kurduğunuz cümle olmak istediğinizi yansıtsın. “Benim ince ve sağlıklı bir bedenim var” cümlesini tekrarlamak ve bu sözleri söylerken de hissederek hatta olmak istediğiniz o bedenin resmine bakarak ya da hayal ederek söylemeniz isteklerinize ulaşmanıza çok ama çok yardım edecek.
“Kilo vermek istiyorum” cümlesini lütfen hafızanızdan çıkartın ve onun yerine “tam istediğim gibi sağlıklı ve ince bir bedenim var” olumlamasını hayatınıza sokun.
Ama ben böyle olduğuna inanamıyor ve hissedemiyorum diyorsanız cümleniz şu olsun;
“ Her geçen gün çok daha sağlıklı ve ince bir bedene sahip oluyorum. Bedenim seni çok seviyorum”